Oenotrian Şarap Kulübü olarak ilk bağ gezimizi 21-23 Eylül 2018 tarihleri arasında Ege Bölgesinin derinliklerine gerçekleştirdik. 14 güleryüzlü, samimi ve meraklı üyemizin katıldığı gezide üç farklı üreticimizin bağlarını gezerek tadımlar yaptık.
Gezi 21 Eylül Cuma akşamüstü İzmir havaalanında buluşmamızla başladı. Şoförümüz Muhammet Kaptan idaresindeki aracımızla Kula-Manisa’da bulunan Yanık Ülke Şarapçılığın bağlarında yer alan Villa Estet Bağ Oteline hareket ettik.
Biraz gecikmeli de olsa akşam yemeğine yetiştik. Özgür Aşçıoğlu ve ekibinin üyelerimiz için özel hazırladıkları 9 farklı sunumdan oluşan menüyü Yanık Ülke şaraplarıyla eşleştirmiştik.
Özgür Aşçıoğlu işine büyük bir tutku ve özenle yaklaşan bir pop-up şef. Ekibindeki Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümü öğrencileri Burak Kırkgöz ve Engincan Sucukçuoğlu ile çok çalışıp harikalar yaratıyorlar.
Yanık Ülke’nin bulunduğu Kula bölgesi ülkemizin en genç iki volkanını (Küçük ve Büyük Divlit) sınırlarında barındırıyor. Yanık Ülke adı da tahmin edebileceğiniz üzere volkanik toprak yapısından geliyor.
Karasal bir iklime sahip ve deniz seviyesinden yaklaşık 900 metre yükseklikte yer alan 600 dönüm bağ volkanik (bazalt, tüf) topraklar üzerine dikili. Hem iyi drenaj, hem de yeterli su tutma kapasitesine sahip bu volkanik topraklar aynı zamanda demir yönünden de oldukça zengin. Kırmızıya çalan renkleri de bu özelliklerinden geliyor. Göreceli olarak daha yüksek asiditeye sahip bu toprakların şaraba köşeli bir yapı kazandırdığı söylenebilir.
Dünya şarapçılığında öne çıkan ve benzer volkanik toprak yapısına sahip bölgeler Sicilya Adasının Etna Yanardağı bölgesi, yine İtalya’nın Alto Piemonte bölgesi, Kanarya Adaları, Willamette Vadisi (Oregon-ABD) ve Yunanistan’ın Santorini adasıdır.
Yanık Ülke bağlarının bir başka özelliği ise yüksek rakım nedeniyle oluşan gündüz-gece arasındaki ısı farkının üzümlerin asiditesinin muhafaza edilmesine olanak tanıyarak erken olgunlaşmalarının önüne geçmesi. Son olarak, bağların tamamının düz bir arazi yerine eğimli arazide farklı doğrultularda yapılandırılmış olması bağcılık açısından yine öne çıkan olumlu bir ayrıntı.
Dahası var: Şaraphane ve otelin bulunduğu tepenin yanındaki tepeye yeni bağlarını kurmuşlar. Ancak burada hem erozyonu engellemek hem de eğimli araziye göre daha kolay bağcılık yapmak amacıyla bütün tepeyi çepeçevre teraslayarak çok maliyetli ve zor bir işe imza atmışlar. Tepenin kuzeye bakan yamacında daha serin bir iklim seven Narince, doğu, güney ve güneybatı cephesinde ise Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc ve Nerello Mascalese olmak üzere yeni asmalar dikili.
Volkanik topraklar deyince akla ilk gelen Etna Bölgesi Yanık Ülke’ye de ilham kaynağı olmuş doğal olarak. Bu çerçevede Etna’ya özgü Nerello Mascalese ve Cataratto gibi İtalyan üzüm çeşitlerini de başarıyla işliyorlar. Bunun yanı sıra Pinot Noir ve Cabernet Sauvignon’dan Boğazkere ve Gewurztraminer’e kadar uzanan geniş bir yelpazede 15 farklı üzüm çeşidi yetiştirip şaraba dönüştürüyorlar. Hangi çeşidin bu “terroir”da nasıl sonuç vereceğini görmek amacıyla daha çok deneysel bir yaklaşım olarak kabul edilebilecek bu durumu doğal karşılamak gerekir diye düşünüyorum. Eminim zaman ilerledikçe ortaya çıkan sonuçlara göre daha seçici bir yaklaşım sergileyeceklerdir.
Bağlardan ve şarap üretiminden fermantasyon teknolojisi konusunda uzmanlaşmış Çağrı Kurucu sorumlu. Çağrı Hanım hem akşam yemeğimiz boyunca hem de Cumartesi sabahı zaman ayırarak bizlere bağlar, şaraphane ve şaraplar hakkında detaylı bilgi sundu. Onunla birlikte Yanık Ülke portföyünün tamamını kapsayan bir de tadım gerçekleştirdik.
Beyazlarda Catarratto, Muscat, Gewurztraminer, Chardonnay, Viognier ile alt segmentte Strabon markalı beyaz kupajı çalışıyorlar.
Pembe şaraplarda Kalecik Karası-Shiraz kupajı bir Rose ile bir Blush mevcut. Haliyle Rose daha koyu renkli ve yapısal olarak daha tok ve sek bir şarap.
Kırmızılarda ise mono olarak Merlot, Shiraz, Cabernet Sauvignon, Petit Verdot, Cabernet Franc, Pinot Noir ve Nerello Mascalese gibi geniş bir yelpazenin yanı sıra Strabon, Miratus (Petit Verdot – Cabarnet Franc – Boğazkere – Shiraz) Serendipity (Cabernet Sauvignon – Merlot – Cabernet Franc – Petit Verdot) ve Grand Reserve (Cabarnet Franc – Petit Verdot – Pinot Noir) kupajları mevcut.
Söz konusu geniş portföy içinden beyazlarda Cattaratto 2017 hem türünün ülkemizdeki tek örneği olması hem de güçlü aromatik yapısı açısından ilginç. Sicilya’ya özgü bu türün yanı sıra daha asil bir tür olan Carricante’nin de bağlara eklenerek portföye katılması çok yerinde olur.
Kırmızılarda Sicilya’nın en asil üzümlerinden birisi olan Nerello Mascalese 2017 de gayet iyi işlenmiş başarılı bir şarap. Yine ülkemizdeki tek örnek olması açısından denenmeye değer bu şarapta kırmızı meyveler diri asiditeyle tazeleşmiş ve diğer İtalyan çeşitlerine göre daha yumuşak olan tanenlerle bütünleşmiş.
Monolar içinde bir başka başarılı örnek ise Cabernet Franc 2016. Üzümün baharatlı ve yeşile çalan özelliklerini iyi yansıtan bir örnek olmuş. Pinot Noir 2017 ise fazla olgun meyve notlarıyla bu bölgeye uygun olmayabileceğine işaret ediyor.
Bir sol yaka Bordeaux kupajı olan Serendipity 2015 yine diri meyve yapısı ve entegre fıçı kullanımıyla başarılı bir örnek durumunda.
Yanık Ülke Şarapları ülkemiz şarapçılığına kazandırdığı yeni terruar ve üzüm çeşitleri nedeniyle ilgi görmeyi hak ediyor. Villa Estet Bağ Oteli de öno turizme hizmet ediyor. Otelin ve bağların bulunduğu Kula çevresinde eski Kula evleri, Volkan Jeoparkı, Kuladokya Peri Bacaları ve dünyanın 2. büyük kanyonu olan Ulubey Kanyonu yörenin gezmeye değer başka yerleri.
Cumartesi günü öğle yemeğini takiben aracımıza atlayarak Salihli’de bulunan Lidya Krallığının başkenti Sardeis antik kentine gittik. İlk paranın basıldığı bu antik şehrin sahipleri Lidya’lılar aynı zamanda atçılık ve çömlekçilik alanında da ün yapmış bir krallık. Persler tarafından istila edilinceye kadar Anadolu medeniyetine çok önemli katkılar sağlamışlar.
Sardeis gezimizden sonra Kavaklıdere Şarapçılığın Alaşehir-Kemaliye’de bulunan Pendore Bağlarına hareket ettik.